Kabullenişleri Kabullenebilmek

Kabullenişleri Kabullenebilmek
Yayınlama: 25.03.2020
A+
A-

Yaşamak için hep bir şeylere ihtiyaç duyarız. Hayaller kurarız ve gerçekleşmeleri için dilekler diler, dualar ederiz. Hatta bazen işleri abartırız. Hayallerimiz gerçekleşmezse yaşamanın bir anlamı olmayacağını bile düşünürüz. Öyle midir gerçekten?
Ben de hayallere büyük anlamlar yükleyenlerden olduğumdan ‘bizi biz yapan hayallerimizdir’ diyebilirim elbette. Ama bazen öyle kapılıp gidiyoruz ki hayata, kendimizi de hayallerimizi de sorgulamayı unutuyoruz. Her gün değişen, her gün yenilenen bedenimizi ve ruhumuzu aynı hayallere sığdırmaya çalışıyoruz. Bazen aslında artık bize bile ait olmayan “hayallerimizi” bizimmiş gibi sahipleniyoruz ve neyi ne kadar istediğimizi sorgulamayı bırakıveriyoruz. Belki yorgunluktan, belki belirsizlik ve hatta belki de yanılma korkusundan… Uzun süredir kafamın içindeyse, ‘bu benim hayalimdir’ demeye devam ediyoruz. Daha sorgulamadan işi inada bindiriyoruz. Hep ne kadar şanssız olduğumuzdan, başkalarının şanslarından bahsedip üzülüyoruz.
Henüz gerçekleşmeyen hayallerin bize ne kattığına bakamıyoruz. O hayaller için çabalarken nasıl değiştik? Peki neler öğrendik? Değişen biz hala o hayallerin peşinde mi koşmalıyız? Kabullenmek dediğim şey, hayallerimizin gerçekleşmeyeceğini kabullenmek değil.
Bunu ben asla yazamam, söyleyemem ve hatta aklımdan dahi geçiremem çünkü benim de olmadıkça defalarca üzerine gittiğim hayallerim var. Ama kabullenmek dediğim biraz kendimizi kabullenmek… Varlığımızın yürüdüğümüz bu yolda her an değiştiğini kabullenmek…
Hayallerimizin form değiştirebileceğini kabullenmek… Ve her vazgeçişin yenilmek değil, kendini tanımak olduğunu görebilmek…
Hayallerimizden vazgeçmeyip uğraşmalarımızla ve sonunda başarılarımızı kutlamalarımızla ilgili bir geleceğimiz olsun istiyoruz hepimiz. Bazen o kadar çok istiyoruz ki bunu, hayallerimiz hırslarımız oluyor. Onların gerçekleşmesi bizim başarı hikayemiz oluveriyor. Hani o hep okumaya bayıldığımız hikayelerden birini yazmış oluyoruz ve bu başarı duygusu bizi tatmin ediyor.
Kabullenmedim ve en nihayetinde başardım diyoruz kendimize… Ama bu bir başarı değil, bu bir değişim hikayesi… Bu bir kendini tanıma hikayesi… Ağlamalarla ve gülüşlerle dolu koca bir yol… Mutlu olduklarımıza yeri gelince üzüleceğimizi, üzüldüklerimize yeri gelince kahkahayla güleceğimizi unutmadan yürünmesi gereken bir yol… Her dokunuşuyla kabullenmek gerek bu yolu, büyümeyi… Ve Oruç Aruoba’nın şu sözünü unutmamak gerek belki:
“Bir yaşam, bir yönün bir yol olup olamayacağının deneme sürecidir.”
O yüzden yorulmadan denemek gerek. Bazense eski halimizle vedalaşabilmek ve yeni halimizi sevebilmek için onun gidişini kabullenebilmek gerek. Tecrübelerden ibaretiz biz, yerimizde saymamız mümkün değil. Peki bizden daha uçsuz bucaksız olan hayallerimiz neden yerlerinde saysın?

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.