Bu kadarını Hıncal bile bilmiyor!

Bu kadarını Hıncal bile bilmiyor!
Yayınlama: 15.12.2019
A+
A-

Merhaba kıymetli okur.
Yılmaz Erdoğan’ın Cebimdeki Kelimeler adlı tek kişilik gösterisini muhakkak izlemişsinizdir. İzlemeyeniniz varsa eğer, alın benden size Pazar eğlencesi önerisi.
‘Zaten hava kapalı, bu havada bir yere gidilmez, oturalım evde film izleyelim’ diyenlere naçizane tavsiyem olsun Cebimdeki Kelimeler.
2000’li yılların başıydı sanırım. Henüz ‘Yeni Türkiye’ olmamışız. Yılmaz Erdoğan da henüz ‘Akil adam’ olmamış. Hafızalarımızda Mükremin Çıtır olarak yerini koruyor sizin anlayacağınız. Cebimdeki Kelimeler o zamanların ürünü işte değerli okur.
Gösterinin neredeyse her dakikası gerçekten çok komik ama ben sizlere Hıncal Uluç ile ilgili kısmı özellikle anlatmak istiyorum. Hıncal Uluç’u biliyorsunuz. Yıllardır her konuda muhakkak fikir sahibi bir gazetecimiz. Adam her şeyi biliyor.
Yılmaz Erdoğan da Cebimdeki Kelimeler isimli gösterisinde Hıncal Uluç’un ‘her şeyi bilme hastalığını’ mizahi bir dille çok güzel anlatıyor bizlere.
‘Adam her şeyi biliyor. Meydan Larus bilmiyor, Hıncal biliyor. Hem de hepsini şu seviyede biliyor, YEHHHNİEAH, PEahhhh. Bir haltı da bilmiyorum de!’
Nereden mi hatırladım bunu durduk yere? Tabi ki Çerkezköy’ün yanar döner gazetecisi kara kutudan. Adam bizim yerel çapta Hıncal’ımız oldu diyeceğim ama Hıncal iyi kötü bir şeyler biliyor. Yani en azından yazı yazmayı biliyor ki bu çok temel bir seviye aslında. Bizim dönek kara kutu yazı da yazamıyor. İnsan yazdığı köşe yazısının başlığında bile hata yapar mı yahu? Yazının tamamı zaten felaket de bari başlığı düzgün at be adam.
Bu vesile ile Başakşehir Koleji Müdürü Sayın Mehmet Demirbaş’a da bir çağrıda bulunmak istiyorum; ‘Mehmet Bey sizin hiç vicdanınız yok mu? Bir eğitimci olarak, aynı gazetede çıkan bu köşe yazılarına neden müdahale etmiyorsunuz? Adam imlamızda çığır açtı. Yeni bir akım başlattınız da bizim mi haberimiz yok?
Konuya geri dönüyorum kıymetli okur. Bizim bu her şeyi bilen dönek kara kutu geçtiğimiz günlerde Onur Kesler isimli doktorla alakalı bir yazı yazmış. İşte o yazıyı okuduktan sonra geldi aklıma Hıncal meselesi ve kendi kendime dedim ki; ‘Hıncal bile bu kadarını bilmiyor!’
Merak edenler yazının tamamını açıp okuyabilir ancak ben sizinle şu kısmı paylaşsam, ne demek istediğimi anlarsınız diye düşünüyorum.
‘Bakın çok net yazıyorum ki…
Mesele mide küçültmede değil, mesele kafada…
Obezite, beyinde başlar ve beyinde biter!
Bu kadar net!
Bu işin ehli, bana bunu böyle öğretti!
Yıllar önce yaptığım haberlerden bilirim!’
Sayın Onur Kesler ve beraberinde diğer doktorlar. Bunca sene okumuşsunuz ama boşuna yani. Bakın yaptığınız iş aslında bu kadar basit. ‘Beyinde başlar ve beyinde biter’ Nur topu gibi bir ‘Alternatif Tıp’ınız oldu. Hep biz mi uğraşacağız bu adamla, biraz da siz uğraşın.
Şaka bir yana, doktorluk yeryüzündeki en önemli meslek. Beyin de tam burada devreye giriyor işte. Siz yine kullanın beyninizi ama bir sıkıntınız olursa doktora gitmeyi ihmal etmeyin.
İşin kötü tarafı şu ki kıymetli okur, bu kendini bilmeze doktorluk mesleğini hiçe sayan deli saçması bu yazıyı yazdıran da yine bir doktor. Doktorluk kutsal ama kapitalizmle birlikte hastaların müşteri olarak görülmesinin sonucudur bu yazı.
Kapitalizm öyle bir illettir ki Ahmet Çakar gibi gece gündüz ekranlarda saçma sapan yorumlar yapan bir adamla sizleri reklam çalışmasına zorlayabilir. Daha da kötüsü, yazı bile yazamayan bir gazeteciye meslektaşınızı karalatırken bulabilirsiniz kendinizi.
Kalın sağlıcakla.
 

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.