“Çerkezköy’de günlük pozitif hasta sayısı 260-360 arasında”

“Çerkezköy’de günlük pozitif hasta sayısı 260-360 arasında”
Yayınlama: 09.12.2020
A+
A-

Ülkemizde salgın kontrolden çıkmış durumda. Özellikle büyükşehirlerden gelen haberler durumun vahametini gözler önüne seriyor. sol.org.tr, Trakya’da görev yapan sağlık emekçileri ile bölgeyi konuştu
Trakya son bir aydır sürekli hızla artan vakalarla konuşuluyor. Bundan iki ay önce ülkede en az vaka sıralamasına giren bölgede artık dolan yoğun bakım üniteleri, bodrum katların bile yoğun bakıma çevrilmesi, karantinaya alınan mahalle ve köyler konuşuluyor. sol.org.tr, ,ki ayda bu derece hızlı değişen durumu, Trakya’da pandeminin geldiği noktayı bölgede görev yapan sağlıkçılarla konuştu
Merhabalar. Hem bakanlığın hem de TTB’nin açıklamalarına göre Trakya’da vakalar ülke genelinin üzerinde bir artış gösteriyor. Bunun sebebi sizce nedir?
Aslında ana sebep ülke gerçekleriyle aynı.  Kontrolsüz normalleşme, alınan önlemlerin sadece patronları düşünerek alınması ve plansız çalışma. Tabi yine de bölgenin kendi özel sorunları da belirleyici oldu.  Bunların başında Edirne’de sınır kapılarının açık olması ve en ufak bir denetime tabi olmaması gelebilir. Sınır kapılarının ticari amaçlarla açılması ile halkın sağlığını hiçe sayan bir tutum sergilenmiştir. Pandeminin koşullarının çok ağır boyutlara ulaşmasına sebep olan bu kontrolsüz geçişler özellikle Edirne ilinde vaka sayılarının patlamasına neden olmuştur. Aylık ortalama 200 bin Bulgaristan vatandaşının alışveriş yapmak için sınırı geçmesi ve en ufak bir denetimin, hatta ateş ölçümünün bile yapılmaması ile Edirne pandemi için felaket denilecek sayılara ulaşmıştır. Sağlıkçıların sınırların denetlenmesine yönelik çağrıları ise ‘döviz geliyor’ sözleri ile görmezden gelinmiştir. Şehirlerarası hareketlilik ise bu artışın bir diğer sebebi olmuştur. Bölgemizde bir ilden diğerine, bir ilçeden diğerine günlük olarak başta sanayi işçileri olmak üzere fazlaca insan hareketliliği vardır. Salgının en fazla görüldüğü İstanbul ilinden de bölgemize işçi servisleri ile binlerce işçi gündelik olarak sanayi yoğun bölgelere gelmektedir. Çerkezköy, Çorlu başta olmak üzere sanayi yoğun bölgelerde İstanbul ikametli pek çok emekçi bulunmaktadır. Bu hareketlilik de salgının yayılmasına katkı koymuştur. Trakya içinde bu derece hareket olmasına karşın devlet kurumları arasında en ufak bir koordinasyon olmadığını söyleyebiliriz. Uygulamalarda il il ve hatta ilçe ilçe farklılıklar salgının yayılmasına olanak sağlamıştır.
Özellikle Çorlu ve Çerkezköy sanayi hattı olarak biliniyor. Yüzlerce işletmenin olduğu yerler. İş yerlerinde durum nedir? Pandemi kuralları uygulanıyor mu?
İş yerlerinde de durum kontrolden çıkmış durumda. Emekçi nüfusun yoğun olduğu Tekirdağ ilçelerinden Çorlu, Çerkezköy, Kapaklı’da vaka sayısı ciddi boyutlara ulaşmıştır. Çerkezköy gibi sanayinin yoğun olduğu bir yerde günlük pozitif hasta sayısı 260-360 arasında değişen ciddi rakamlara ulaşmasını değerlendirirken önemli salgın noktalarının fabrikalar ve üretim yerleri olduğunun altını çizmek gerekir.
Fabrikalarda salgına dair en önemli gündem üretimin devam etmesidir.  Alınan önlemler işçilerin sağlığını değil patronun kar hırsına göre alınıyor. Durumu idare edecek kadar önlem alınması, en az maddi hasarla atlatma çabalarından dolayı hastalık kontrol edilememektedir. Bu sebepten dolayı salgını durdurmak için en önemli işlerden biri olan filyasyon çalışmaları tam olarak yapılamamıştır.
Sermayedarlar ve vekilleri, bir işletmenin içinde üretimin kritik bir bölümünü icra eden işçinin filyasyona takılmamasını sağlamaya çalışmışlardır. Sağlık sistemindeki aşırı yoğunluk PCR testinin geç sonuçlanmasına, filyasyon işleminin 1-2 gün bazen 3-4 gün geç yapılmasına, dolayısıyla işyerinde salgının yayılmaya devam etmesine yol açmıştır. Salgının başlarında ülkemizde uygulanan 14 gün izolasyondan, 10 gün izolasyona geçilmiş, dolayısıyla işçiler belki de bulaştırıcılık dönemini bitirmeden işe geri dönmüştür. Bu da salgının yayılmasına neden olmuştur. Süreç içinde pek çok kez model değiştirilmiş, iş tanımları değiştirilmiştir. Çalışanlar birçok hak kaybına uğramıştır. Yine ülkede ekonomik krizin etkileri de işçi sınıfının virüse karşı korunmasına engel olmuştur. Her geçen gün artan hayat pahalılığı, ücretsiz izin uygulamasının olağanlaştırılması ile işçilerin yaşam standartları her geçen gün düşmüştür. Virüse karşı bağışıklığı güçlü kılmanın en önemli etkenleri olan sağlıklı beslenmek işçiler için daha da zor hale gelmiştir.
Trakya’da sağlık emekçilerinin durumu nedir? Özellikle filyasyon ekiplerinin yetmediği bilgisi var. Ne diyorsunuz?   
Pandemi şartlarının sağlık emekçilerine dayattıkları; haklarının/meslek tanımlamasının kaybı, yoğun iş yükü, insanca dinlenme-sağlıklı beslenme koşullarından feragat, hastalanma, çoğu zaman emeğinin karşılığı olmayan ya da performans sistemi olarak adlandırılan ücret uygulaması ve beraberinde tükenmişlik durumudur.  Testleri pozitif çıkan sağlık emekçileri, test yapılmadan 7-10 gün arasında işlerine geri dönmek ve yeterince koruyucu önlem dahi alamadan işlerine devam etmek zorunda kalmaktadır. İzolasyon süresinin 14 gün olduğu bulaşıcı hastalıkta bu durum hem sağlık emekçisinin hem de halk sağlığının tehlikeye atılması demektir.
Bölgemizde filyasyonda görevli sağlık emekçilerinden çoğunluğu oluşturan diş hekimleri sahada saat sınırı ve tanımlaması olmadan, güvenlik sağlanmadan uzun saat aralıklarında geç saatlere kadar çalışmaktadır. Adil yapılmayan görevlendirmeler ve tanımlaması yapılmayan iş yükü altında ezilmektedir, her gün değişen salgın koşulu ve idaresinde baskı altında kalmaktadırlar.
Sizce Trakya’da salgını engellemek için acil olarak neler yapılmalı?
Bölgemizde acil olarak iş yerlerinde denetim ve filyasyonun sağlanması gerekir. Bunun yanında sınır kapıları denetlenmeli ve döviz gelsin anlayışı ile göz yumulan uygulamalar kaldırılmalıdır. TKP’nin yaptığı kamulaştırma çağrısı ise ülkenin her yeri gibi Trakya içinde oldukça önemlidir. Kamulaştırma çağrısının kritikliğini Edirne özelinde bir örnekle anlatmak isteriz. Hastanelerin yoğun bakım doluluk oranları ve pandemi servisleri hasta sayıları sınırına ulaştı, buna rağmen ticari kaygılarla açık tutulan sınır kapıları kapatılmış değil. Halkın sağlık hizmetine ulaşma koşulları günden güne kötüleşerek devam ediyor. Bölgedeki normalde var olan doğum oranlarına kıyasla pandemiyle yakalanan gebe ve bebek sayısında ciddi artış bulunmakta. Devlet tarafından temiz hastane olarak belirlenmiş olmamasından dolayı özel hastaneler bu durumu fırsata çevirerek tedavi bakım hizmetleri ücretlerini kontrolsüz bir şekilde artırmıştır ve halk bu hizmetlere ulaşmak için fahiş fiyatlar ödemek zorunda bırakılmıştır. Bu örnek bile halk sağlığı için kamulaştırma çağrısının önemini bizlere göstermektedir.
Bunun yanında devlet birçok başlıkta hastaları ve sağlık emekçilerini karşı karşıya getirmektedir.  Özellikle ilaç dağıtımı aksamaya başladığı için sorunlar yaşamaktayız. 3-4 gün boyunca ilacını alamayan yurttaşlar ile sağlık emekçileri arasında şiddete varan sorunlar olmaktadır. Burada da hem toplumun hem de sağlık emekçilerinin örgütlülüğünün önemini görmekteyiz.  Örgütlenip insanca bir sağlık hizmeti talep etmekten başka bir çözümümüz yok.
Kaynak: sol.org.tr

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.